Duru, yalın, kaygısız ve bir o kadar büyüleyici bir ülkeye gidip iç sesinizi dinlemek istiyorsanız eğer İtalya sizin için doğru adres demektir. Zira tarihi yapıları, kusursuz denebilecek sokakları ve düzgün hatlarıyla sizi kendine aşık eden İtalya, her gittiğinizde farklı yönlerini ortaya koyarak sizi kendine biraz daha bağlıyor.
İlk Durağımız Torino
Seyahat amacımız Genova Boat Show’a katılmaktı kuşkusuz ancak ucak biletlerimizi ayırtırken fuarın başlangıç tarihinden bir gün öncesini tercih ettik ve ilk durağımızı Torino olarak belirledik. Hem seyahatimizi daha uzun tutmak hem de İtalya’nın eski başkentini ziyaret etmek için seçtiğimiz bu şehirde küçük bir havalimanı karşıladı bizi. Eski başkent olması sebebiyle daha büyük bir havalimanı ve daha kalabalık bir şehir hayal ediyorduk ama muhteşem şehir manzarasını gördüğümüzde doğru bir tercihte bulunduğumuzu anladık. İtalya’nın kuzeybatısındaki Piemonte bölgesinde bulunan Torino, tarihi, mimarisi ve yerel kültürüyle Kuzey İtalya’nın en güzel şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor. Zira caddelerdeki rahatlık, ulaşımını bisikletle saglayan insanlar ve her sokakta karşılaşabileceginiz satış tezgahları şehrin ne kadar rahat ve sevimli olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor. İtalya’nın diğer şehirlerinde karşılaşacağınız tarihi yapılar, Torino’da da oldukça fazla.
Duomo denilen Rönesans Katedrali, 17. yüzyıl tarihli Palazzo Reale, kaleyi andıran Palazzo Madama, Palatine Kuleleri, bodrumundaki Meryem heykeli ile unlu Santuario della Consolata şehrin görülmeye değer yerlerinden. Hz. isa’nın çarmıhtan indirildikten sonra bedeninin sarıldığına inanılan keten bez San Giovanni Battista Katedrali’ndeki Santa Sindone Şapeli’nde bulunuyor. Ayrıca antikacı ve sanat galerileriyle dolu caddelerdeki birçok bina, şehrin köklü tarihini işaret ediyor. Otel seçiminizi yaparken tren istasyonuna en yakın caddede bulunan otelleri tercih etmenizde fayda var. Bizim tavsiyemiz ise meydana en yakın lokasyonda bulunan Rocca di Cavour Hotel’i.
Geniş odaları, balkonundan izleyebileceğiniz yemyeşil parkı ve zengin mönüsüyle burada rahat bir konaklama imkanına erişebilirsiniz. Otelden çıktığınızda da birbirinden şık ve zarif restoranlar akşam yemeğiniz için ideal seçenekleri bir araya getiriyor. İtalya’ya gelmişken birbirinden değişik makarna seçeneklerini ve özel hamurdan yapılan pizzalarını tatmayı ihmal etmemelisiniz.
Biz tercihimizi margheritadan yana kullandık ve lezzetli bir vejetaryen pizzasının tadına baktık. İtalya’da tatmanız gereken bir diğer lezzet ise birbirinden ilginç dondurma çeşitleri. Elmalı, tiramisulu, şeftalili, kahveli ve daha pek çok farklı lezzet her sokakta bulunan dondurma dükkanlarında sizleri bekliyor olacak.
Sahil Kasabasına Yolculuk
İtalya Yarımadası’nın kuzeydoğusundaki ince bir kıyı şeridi üzerine kurulan Cenova, her yıl dünyanın dört bir yanından gelen tekne meraklılarını bu kasabada misafir ediyor. Antik dönemde denizlerin hanımefendisi olarak anılan şehir, yine bu donemde ticaret limanı olarak kullanılmış. Bugünse aynı duruşunu devam ettiriyor ve muhteşem denizinde birbirinden lüks yatlar seyrediyor.
Cenova’da deniz keyfi icin seçenek cok. Bu sebeple burada mavinin keyfini yaşarken, tarihin gizemini de keşfedebilir, hatta alışveriş icin dünyaca ünlü markaların mağazalarını gezebilirsiniz. Cenova’ya ulaşmak tıpkı İtalya’nın diğer şehirlerine gitmek kadar kolay. Tüm ülke içerisinde rahatlıkla ulaşım sağlayan trenler, sizi şehrin meydanına kadar getiriyor. Eğer burada konaklamayı planlıyorsanız yine şehrin merkez istasyonu olan Genova P. Principe’ye yakın bir noktada olmayı düşünmelisiniz. Zira bu lokasyonda tercih edebileceğiniz bir otel sayesinde güzel bir yürüyüş rotasında olabilir ve şehrin önemli noktalarını rahatlıkla görebilirsiniz. Cenova’ya geldiğimizde önceden belirlediğimiz Hotel Bristol Palace’a doğru yola çıktık. Fuar sebebiyle olsa gerek turistlerin yanı sıra iş için gelenlerin sayısı da bir hayli fazlaydı.
Cenova’ya gelecekler icin; zengin kahvaltı menüsü, geniş odaları ve lüks mimarisiyle Hotel Bristol Palace’in güzel bir seçenek olduğunu söyleyebiliriz. iş, eğitim ve gezi için fazla turist gelen bu şehirde birbirinden güzel otellerle karşılaşmak mümkün. Örnegin; Prisedent Hotel Genoa hem mimarisiyle hem de deniz manzaralı odalarıyla rahatlıkla tercih edebileceğiniz bir diğer adres.
Restoran ve kafeleri de tıpkı otellerinde olduğu gibi İtalyan çizgilerini yansıtan bir dekorasyonla hazırlanmış. Bahçesiyle ve dekoruyla dikkatimizi çeken Barilla Ristorante, pizza molası için oldukça keyifli bir mekan. Lüks bir tarzı yok, menüsünde lezzetli ve hafif tatlar bulabiliyorsunuz. Güzel havalarda da restoranın bahçesinde keyifle oturup yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Pesto sosunun tadına Cenova’da, yani bu sosun doğduğu yerde bakıyoruz. Ve hafif bir pizza lezzetini nasıl bir lezzet şölenine dönüştürdüğüne tanık oluyoruz. Barilla Ristorante’nin bir diger özelliği ise restoran için özel olarak hazırlanan şekerler. Özellikle turistlerin ilgisini çeken bu şekerlemelerin kutusu 3 Euro’dan satılıyor ve size Cenova’dan tatlı bir anı bırakıyor.
Hava kararmaya başladığında kentteki tüm gençlerin gittiği Cenova Meydanı’na doğru yürüyoruz. Büyük bir havuzun etrafında bir araya gelen gençler için burası tam bir buluşma noktası. Ayrıca gitar çalmak, şarkı söylemek ve sohbet etmek için de ideal bir adres. “Cumartesi olmasına rağmen son derece sakin bir akşam” diye düşünürken sohbet ettiğimiz gençlerden cumartesi akşamlarının çok kalabalık ve hareketli geçtiğini öğreniyoruz. Cenova’yı İstanbul ile kıyasladığımızda nüfusun oldukça az olduğunu görüyorsunuz ve gece hayatının aynı oranda sakin gectiğini fark ediyorsunuz. Akşamınızı daha da keyiflendirmek için meydanın etrafında konumlanan mekanları inceleyebilirsiniz. Özellikle canlı müzik yapan kafeleri tercih etmenizi tavsiye ediyoruz.
Yazar: Derya Sakallıoğlu @derya_sakalliog
Cenova gece hayatı daha çok sanatsal alanda gelişmiş diyorlar doğru mu?