Antakya’yı gezip lezzetleriyle ilgili bir yazıyı buraya bırakmamak, o güzelim mutfağa haksızlık olurdu. Yediklerimle ilgili söyleyebileceğim en az ve öz cümle “bu kadar taze ve lezzetli mezeleri ve yemekleri, bu kadar uygun fiyatlara bir arada görmeyeli epeyyy zaman olmuştu.” Konuyu çok uzatmadan nerede ne yedik, siz nerede ne yiyin, aşağıya listeliyorum.
Antakya’ya özgü lezzetler
Antakya’nın yöreye özgü lezzetleri; humus, oruk, tepsi kebabı, katıklı ekmek, halhalı zeytin, tuzlu yoğurt, fettuş salata, künefe, kireçte kabak ve kahke. Bunlar mutlaka tatmanız gerekenler listesinde olsun. Bunun dışında kaz başı diye bir ana yemekleri var, bildiğimiz şaşlık. Ama eti gerçekten lokum gibi pişiriyorlar, tavsiye ederim. Ali naziği de güzel yapıyorlar, kiremitte peynir, içli köfte, Lübnan cevizli, muhammara kremalı mantarlı patates gibi ekstra önerilerde de bulunabilirim. Öncelikle meze porsiyonları çok büyük, bizim İstanbul ya da diğer tüm şehirlerde alıştığımızın kat kat üstünde. İki kişilik meze tabağı 4 kişilik porsiyon gibi geliyor. Eğer aynı anda birden çok meze tatmak isterseniz, ordövr tabaklarından sipariş edebilirsiniz. Ama o tabaklarda tatmak istediğiniz mezelerden var mı diye sorun mutlaka. Restoranlara gelince, Antakya’da konakların olduğu Zenginler mahallesi diye geçen bölge için, en turistik işletmelerin olduğu bölge diyebiliriz. Bu bölgedeki konakları otel ya da restoran olarak işletiyorlar. Biz ilk gece Melek Konağı Restoran’da yedik ve favorimiz burası oldu. Burada favorim oruk oldu. Oruk için Antakya’nın içli köftesi diyebiliriz, içli köfteyi ince ve yuvarlak yapıyorlar. Bazı yerler bizim bildiğimiz içli köfte şeklinde de yapıyor ama kesinlikle ince tabak gibi olan versiyonu tercih edin. Diğerinin dış kaplaması kalın, normal içli köfteden farksız. Yediğimiz künefeler arasında en iyisi de yine buradaydı. Konağında bahçesinde yemek deneyimi de ayrı bir keyif veriyor insana…
İkinci akşam da Konak Restaurant’a gittik. Burası da çok güzeldi, kaz başı ve mezeleri harikaydı. Yöreye özgü Antioche şarabını burada denedik, yemekle iyi bir eşlikçi oldu.
Çarşı içi tarihi kasaplar
Antakya’da bir de kasap kültürü var, kasaplarda gidip yemek yiyebiliyorsunuz. Uzun Çarşı içindeki Pöç Kasap, en bilinenlerinden. Biz Sağıroğlu Kasabı’nı tercih ettik. Tepsi kebabı yedik, güzeldi. Fakat çok fazla et görüntüsü olan ve çiğ et kokan bir ambiyansta yemek yeme olayı pek bana göre değil.
Şelaleleri görmek için Harbiye tarafına giderseniz, burada Musa Dağı manzarasıyla yemek yiyebilirsiniz. Gündüz de akşam da çok güzel bir manzarası var. Antakya usulü patatesi güzel yapıyorlar, bir de kendi soslarıyla yaptıkları tavukları meşhur. Kireçte kabak, künefe ve kahke için Uzun Çarşı içindeki dükkanları da deneyebilirsiniz. Kireçte kabak için bize Mari’nin yerini önerdiler, oradan gidip aldık. Fakat şeker oranı çok fazla geldi, bayıldım diyemem.
Fiyatlar ise meze tabakları 20-25 TL arasında değişiyor, et, kebap tarzı ana yemekler 30 – 40 TL, en yüksek fiyatlı olan şaşlık ve kaz başı 55 ve 52 TL idi. Şaka gibi ama öyle, İstanbul’da normal bir akşam yemeği fiyatına uçak biletinizi alın. Yeme – içme zaten sudan ucuz.
Kahvaltı etmeden dönmeyin
Ben Antakya’yı kahvaltıda ayrı bir sevdim diyebilirim. Tuzlu yoğurt, humus, çökelek salatası, halhalı zeytin, biberli katıklı ekmek gibi lezzetlerle kahvaltı etmeye bayıldım. Kahvaltı için adres; Antakya Kahvaltı Evi – Sultan Sofrası. Mutlaka uğrayın, mutluluk garanti.
