Prens Adaları yolculuğumuza, Kınalıada’dan sonra en sevdiğim ada olan Heybeli ile devam ettik bu hafta sonu. Yine bolca yürüdük, fotoğraf çektik, tepelere çıkıp manzaralar izledik ve tabi adanın meşhur deniz ürünlerinin ve mezelerinin tadına baktık.
Heybeliada’nın en uzun ve yeşiline bol yolları, Büyükada’ya göre nispeten daha az şehirleşmiş görüntüsü, faytona pek rağbet olmaması ve atların daha sağlıklı durumu, insanın dünyadan ve çevresel sorunlardan kopup inzivaya çekilmesi için oldukça uygun. Bisiklet kullanmayı sevenlere önerim, ada turlarını fayton ile değil bisikletle yapsınlar. Her ne kadar fayton adaların resmi ulaşım aracı olsa da, atların da biraz huzurlu bir nefes almaya ihtiyacı var diye düşünüyorum. Ayrıca kendine güvenenler adayı uçtan uca yürüyerek de gezebilirler. Biz öyle yaptık, çok da keyif aldık. 🙂
Yürüyüş harika, doğa şahane peki daha başka neler var bu adada derseniz, keşiflerimiz aşağıda…
Adaya Tepeden: Terkidünya Manastırı
Çam Limanı olarak bilinen, hilal biçimindeki dev koyun batıdaki ucunun burnunda, adaya tepeden bakan bir manastır burası. Aşıklar Yolu da deniyor bu rotaya. Yürüyüş yapmanın oldukça keyifli olduğu Çam Limanı yolunda, yürüyüşün sonunda bir mola vermek için harika bir durak.
Manastır maalesef biraz bakımsız durumda. İçeride bir çay ocağı, dışarıda masa sandalye gelen misafirlere çay kahve yapan bir ekip var hala burada. Eğer isterseniz, memleketleri Hatay’dan getirdikleri malzemelerle kahvaltı da hazırlıyorlarmış. Bir dahaki sefere kahvaltı için aklımda rota burası.
Ruhban Okulu
Ruhban Okulu’nun harika bahçesi, adayı tepeden gören manzarası, kümesindeki hayvanlarla biraz haşır neşir olduğunuzda size terapi gibi gelen atmosferi ve etkileyici binası görülmeye değer.
Basket sahasındaki geniş çim alanda uzanıp bir yandan D vitamini depolayabilir, diğer yandan da kitabınızı okuyabilirsiniz. Giriş herkese açık ve ücretsiz. Fakat kapıları her gün 15.00’e kadar açık.
Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 1912-1944 yılları arasında yaşadığı konak restore edilerek müze haline dönüştürülmüş. Yazarın kullandığı eşyaların olduğu gibi korunduğu köşkte, bir de yazarın kendi el işiyle yaptığı oyalar, danteller bulunuyor. Konağın üst kat balkonundan görünen manzara şöyle.
Görülmeye değer bir yer olduğunu söylüyor fakat içerisinin çok bakımsız ve içerideki eşyaların çürümeye yüz tutmuş durumda olduğunu ekliyoruz. Müze giriş ücreti 5 TL.
Postmodern Ada Kahvesi: Luz Cafe
Damla sakızlı kahve, hibisküs şerbeti, mozaik pasta, pesto soslu tost gibi leziz seçenekler sunan şirin bir cafe burası. Mozaik pastası gerçekten çok lezzetli.
Şerbet 8 TL, tost 5 TL, kahve 4 TL. İçeride harika bileklikler, küpeler, kolyelerin satıldığı vintage bir dolap var. Oradan el yapımı şirin takılar satın alabilirsiniz. Bileklikler 10 – 12 TL civarında.
Bir ada klasiği: Mavi Restoran
İskelenin hemen karşısında, sıra sıra dizilmiş balık restoranlarından biri Mavi. Duyduğum ve deneyimlediğim kadarıyla, adanın en iyi mezelerini yapan yer burası. Hemen yanındaki Heyamola’da son zamanlarda çok seviliyor fakat orası daha çok kahvaltısıyla meşhur.
Neler yediğimize gelirsek, bir midye salması var ki dillere destan. Muhakkak tatmanızı öneririm. Bunun dışında tereyağlı karides, paçanga usulü karidesli börek, patlıcanlı, köz biberli mezeleri oldukça başarılıydı. Tatlı olarak damla sakızlı çilek soslu muhallebi getirdiler, o da oldukça iyiydi. Kişi başı 90 TL’ye bol mezeli, ara sıcaklı, tatlılı ve biralı bir yemek yiyebilirsiniz. İçki tercihiniz rakı olursa fiyat biraz daha yükselecektir.
Tadılası Evden Reçelleri
Ev yapımı olan her şeyin tadı bir başka güzeldir ya, bu reçeller de öyle güzel işte. Evden, Heybeliada İşgüzar Caddesi’nde küçük bir dükkan. İçeride ebegümeci reçelinden, nergis çiçeği reçeline aklınıza gelebilecek onlarca enteresan çeşit var. Hayatımda ilk kez acı biber reçeli tattım mesela burada. Hafif tatlı-ekşi sosu andıran enteresan bir lezzetti. Reçel kavanozlarının fiyatı 10-20 TL arasında değişiyor. Market fiyatlarıyla kıyasladığınızda biraz yüksek gibi gelebilir rakamlar ama kadın emeğini teşvik etmek ve butik üretime sahip çıkmak için bu fiyatları ödemeye değer. Ayrıca reçellerin oldukça sağlıklı ve lezzetli olduğunu da unutmamak gerek.
Roma Dondurması: Tadım
Adalar İskelesi’nin karşı köşesindeki Tadım’ın dondurmalarını çok sevdik. Özellikle damla sakızlısı efsane. Bir ada klasiği olan dondurma keyfini burada yaşayın derim.
Adanın En Misafirperveri: L’isola Guest House
Gelelim adanın en misafirperverine. L’isola Guest House size ev sıcaklığında konaklama hizmeti sunan butik bir işletme. İçeride tatlı mı tatlı 4 odası var. Beşincisi de yolda ama o odayı çok talep olduğunda kullanıyorlar. Her odanın önünde deniz manzarası, bir de kendine has bir renk konsepti var. Odaların isimleri mor, bordo, mavi, sarı. Bu renk konsepti bile buraya sempati duymanız için yeterli.
Otelin işletmecisi İlke Hanım da kendinizi evinizde hissedin diye elinden geleni yapıyor zaten. Hafta sonu kaçamağı yapmak ya da şehirden kaçıp inzivaya çekilmek için gidilebilecek en iyi adreslerden biri diye düşünüyorum. Gecelik konaklama 180 TL civarında. Oda kahvaltı veren L’isola’nın balkonunda bir kahvaltı yapmanızı özellikle öneririm.
Yazar: Gizem Telci @bohemisko
Adaların tam zamanı. çiçekler açmış;bir buket kır çiçeği topladım yatak odamı süsledim çiçeklerle.