Bazı zamanlar vardır ya, kendinize bir iyilik yapmanız gerektiğini hissedersiniz… İşte öyle zamanlardan birinde gittim ben de Kartepe’ye. Hayattan, şehirden uzaklaşmak, alabildiğine beyaz görmek, yapmayı sevmesem de snowboard yapanları izlemek, karların içinde çocuklar gibi şen kahkahalar atmak öyle iyi geldi ki anlatamam.
Kartepe’ye varır varmaz, eşyalarımızı aracın içinde bırakıp uzun bir yürüyüş yaptık. Civardaki en büyük otel olan Green Park’ın çevresinden başladık yürüyüşe ve teleferiklerin olduğu alana kadar gittik. Bölgede sıcak şarap ve sucuk ekmek yapan birçok işletme var. Önce güzelce karnımızı doyurduk, biraz karlarda yuvarlandıktan sonra kayakçıların en çok bulunduğu bölgede yer alan mekanlardan birinde oturup sakince sıcak şarabımızı yudumladık.
Bundan sonraki durağımız ise her mevsim ayrı bir güzel olan Abant’taki Cennet Göl’dü. Burası gerçekten büyüleyici bir manzaraya sahip, gölün çevresinde uzun bir tur atmanızı ve tabi bol bol fotoğraf çekmenizi kesinikle öneririm. Zaten doğa fotoğrafçılarının sıklıkla tur yaptığı bölgelerden biri de burası.
Akşamı Bolu’da konaklayarak geçirdikten sonra, bölgenin olmazsa olmazı Abant Gölü’ne bir selam vermeden bitirmedik tabi ki turumuzu. Bu mevsimde bol karlı ve göl donmuş durumda. Ama ilkbaharda giderseniz, gölün üstündeki doğa harikası nilüfer çiçeklerini görmeniz mümkün. Şimdi gittiğinizde ise kızak kiralayabilir, göl kenarındaki restoranlarda şömine başında yemek yiyebilir, barbekü partilerine katılabilirsiniz. Ve tabi her ne kadar sevmesek de, maalesef hala göl çevresi fayton turları yapılmaya devam ediyor. Hayvan haklarına biraz saygı gösterilsin ve karlı havaları sevenler mutlaka buralara bir uğrasın diyoruz.